Author |
Helmut Schmidt |
Title |
Toplumda Ahlâk Arayışı: Yeni Yüzyılın Eşiğinde Almanya |
Original title |
Auf der Suche nach einer öffentlichen Moral Deutschland vor dem neuen Jahrhundert |
Edition |
Birinci Basım, Nisan 2002 |
Imprint |
Sabancı Üniversitesi Yayınları |
ISBN |
975-8362-12-7 |
Call No |
HC286.8 .S36 2002 |
Önsöz | VII | ||
I. | Çöküs mü Degisim mi? | 1 | |
Almanların Korkuları | 12 | ||
Düş Kırıklıkları | 19 | ||
Almanların "Biz" Duygusu | 21 | ||
Değişim Mümkündür | 26 | ||
II. | Yönetici Seçkinlerin Sorumluluğu | 29 | |
Politik Sınıfın Ahlâki Ödevleri | 38 | ||
Kiliselerin Kamuya Karşı Sorumluluğu | 50 | ||
Yargıçlar, Hekimler, Öğretmenler ve Profesörler | 57 | ||
Eğitim Yerine Televizyon mu? | 69 | ||
Yönetici Sınıfının Çelişkisi | 74 | ||
III. | Ekonomi Bizim Kaderimiz | 89 | |
Kitlesel İşsizlik Ahlâki Bir Sorundur | 94 | ||
Sözde Reçeteler | 102 | ||
Yapısal Yenilenmenin Ağırlık Noktaları | 107 | ||
1. Devletin Payının Azaltılması | 108 | ||
2. Vergiler ve Devlet Destekleri | 109 | ||
3. Mali SorumluluklarıYeniden Berral Bir Biçimde Belirlemek | 112 | ||
4. Özel Finans Kurumları Özdisiplin ve Denetim Gerektirir | 116 | ||
5. Mevzuat Ormanında Yol Açmak İçin Değersiz Ağaçları Kesmek Gerekir | 117 | ||
6. Daha Esnek Bir Emek Piyasası İçin | 119 | ||
7. Sosyal Güvenlik Sistemlerimizi Yenileme | 124 | ||
8. En İleri Teknolojilere İhtiyacımız Var | 129 | ||
Doğudaki Kalkınma Süreci Yeniden Harekete Geçirilmelidir | 136 | ||
IV- | Ahlâklı Olmaya Cesaret Edelim | 139 | |
Özgürlük Hakki | 142 | ||
Görevler ve Sorumluluk | 150 | ||
Erdemlerden Vazgeçilmez | 160 | ||
Gündelik Yaşamda Alıştırmalar | 170 | ||
V- | Bambaşka Bir Yüzyıl | 179 | |
Yeni Güç İlişkileri | 185 | ||
Avrupa Birliği Gereklidir | 191 | ||
Dinler ve Kültürler Karşılıklı Olarak Birbirine Saygı Göstermelidir | 198 | ||
Ek | |||
Insanlik Görevleri Evrensel Bildirgesi Taslagi | 211 | ||
Dizin | 220 |
Biz Almanlar ahlâki değerlerimizi mi yitirdik? Hayır, böyle bir iddiada bulunamayız; çünkü büyük çoğunluk düzgün bir yaşam sürmeye özen gösteriyor. Bununla birlikte insanların başkaları adına karar verdiği kamusal alanda, ahlâkın kenarından köşesinden ufalandığını görüyoruz. Toplumumuzun dört bir yanında, bugüne kadar görülmemiş ölçüde başkalarını hiçe sayan bir bencillik, kendinden başkasını düşünmeme, açgözlülük yayılmaktadır.
Bundan yirmi yıl kadar önce bir muhalefet lideri ahlâki ve manevi önderliğe soyunmuştu, birkaç yıl sonra da hükümet başkanı sıfatıyla ahlâki ve manevi önderliğini ilan etti. Ama toplumsal ahlâkın çöküşü, belirgin bir biçimde sürdü. Hemen hemen her yurttaş bunu görebilir. Politik ve yönetici sınıf içinde yaşanan skandallar, hiçbir zaman son on yılda olduğu kadar üst üste gelmemiştir. aynı zamanda alışılmamış boyutlara ulaşan işsizlik de, gelecek üzerine ağır gölgeler düşürmektedir. İnsanlar, politikacılarla yöneticilerin işlerini gerçekten hakkıyla yapacak ehliyette olup olmadığını ya da gün gelip ülkenin tamamıyla işsizliğe teslim olup olmayacağını sorar oldular.
Pek çok insan iyi işleyen bir ekonomik düzende, sosyal adaletin egemen olduğu özgürlükçü bir açık toplumda yaşadığı konusunda güvenini yitirmiş bulunmaktadır. Eger geleceğe yeterince güvenle bakmazsak, pek çok insan ahlâki açıdan çöküş yaşayabilir.
Bugün yeni bir federal parlamento seçiliyor. Yeni hükümeti kimin kuracağından ve muhalefet sıralarında kimin oturacağından bağımsız olarak şunu söyleyebiliriz: Politik sorumluluk taşıyan herkes için en başta gelen ödevlerden biri, bu çöküşü durdurmak olmalıdır. Seçime giren politikacıların hemen hemen hepsi, benden sonraki kuşaklardan; hatta bazıları çok daha genç. Umarım, büyükleri olarak kendilerine -ister SPD [Almanca açılımı "Sozialdemokratische Partei Deutschlands" olan ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi anlamına gelen kısaltma] ister CDU [Almanca açılımı "Christlich-Demokratische Union" olan ve Hristiyan Demokratik Birlik anlamına gelen kısaltma] ister CSU [Almanca açılımı "Christlich-Soziale Union" olan ve Hristiyan Sosyal Birlik anlamına gelen kısaltma] ya da canının dişine takmış ayakta kalma mücadelesi veren küçük partiler olsun- seslenmemi hoş karşılarlar. Uyarılarım, bir bütün olarak politik sınıfa yöneliktir.
Bu bir kavganın kitabıdır; kimileri kendini haksız yere eleştirilmiş hissedecektir. Bundan dolayı özür dilerim: Her şeyden önce seksen yaşında yeni düşmanlar edinmeyi istemem, ayrıca niyetim, başkalarına karşı bir kavga vermek de değil. Tam tersine niyetim, bir dava için kavga vermektir: kamu yararı davası için. Bundan dolayı da kamu yararına gönül vermiş bütün yurttaşlara, manevi-ahlâki dönüşümü cidden isteyen herkese sesleniyorum.
Ülkemizde herkesin pek çok hakki vardir, anayasa bunlari tek tek siralar ve güvence altina alir. Herkes kendi kisisel yararini saglamak, kendi mutlulugunu aramak için çaba gösterebilir ve üstelik bunu yapmalidir da. Ama her birimiz baskalari için ve ayni zamanda bütün bir toplum için de sorumluluk tasimaktadir. Bu sorumluluktan görevler dogar. Bu görevler ise yasalarda yer almaz.
Benim üzerinde durduğum, hukuki değil ahlâki sorumluluk ve görevlerdir. Kamu yararına, topluma, devlete ve Avrupalı komşularımıza karşı ahlâki görevler konusunda bizleri bilinçlendirme ödevi, anne babalara, öğretmenlere, profesörlere, din adamlarına, ustabaşlarına, yöneticilere ve işyeri temsilcilerine olduğu kadar gazetecilere ve medya mensuplarına da düşmektedir.
Kamusal yaşamda rol oynayan ve nüfüz sahibi olan insanlar, yeni bir yüzyılın eşiğine gelen bizleri cesaretlendirme sorumluluğunu taşımaktadır. Eksiklerimizi ve ihmallerimizi görebilmek için cesur olmalıyız. Ekonomik ve sosyal sorunlarımızı çözebilmek için cesur olmalıyız. Kamusal ahlâkı hayata geçirmek için cesur olmalıyız.
21. yüzyıl, karşımıza alışık olmadığımız ödevler çıkaracaktır. Bu nedenle şimdiden hazırlıklı olmalıyız. Bu sorumluluk da herkesten çok politikacıların omzundadır. Bu kitabın amacı ise, bu sorumluluğun bilincine varma yolunda bir katkıda bulunmaktan ibarettir.
Helmut Schmidt
Hamburg seçim sandıkları kapanmadan önce
27 Eylül 1998
Helmut Schmidt, sonyıllarda sayıları hızla azalan gerçek "devlet adamı" niteliklerine sahip ve inanmış bir Avrupalı olarak tanımlanabilir. Aktif politik yaşam sayfasını sona erdirdikten sonra, Almanya'nın saygın gazetelerinden biri olan "Die Zeit" da yazdığı makaleler ve uluslararası konularda çözüm önerilerini kapsayan kitapları ile gelecek kuşaklara deneyimlerini ve görüşlerini aktarmaya çalışmaktadır. Toplumda Ahlak Arayışı adlı kitabının ise bu yapıtların arasında özel bir yeri vardır. Kitabında toplumların gerek birey ve gerekse kurumlar olarak haklarının olduğunu, fakat aynı zamanda içinde yaşadığımız topluma karşı görevlerinin neler olduğunu da tartışmaktadır. Bu kitabın son günlerde ülkemizde de gündeme gelen ve tartışılmaya başlayan politik, ekonomik ve sosyal sorunların çözümüne yardımcı olması açısından son derece yararlı olacağına ve tartışmaya yeni boyutlar katacağına inanıyoruz.